BARBAROS HAYREDDİN PAŞA
(ö. 953/1546) Ünlü Türk denizci ve kaptan-ı deryası.
Vardar Yenicesi'nden gelip Midilli'nin fethinden sonra buraya yerleşen Yâkub adlı bir sipahinin oğludur. 1478 yılı civarında doğduğu tahmin edilmektedir. Asıl adı Hızır olduğu halde Barbaros ve Hayreddin lakaplanyla tanınır. Batılılar havuç rengine çalan kırmızı sakalından dolayı ağabeyi Oruç'a verdikleri "Barba-rossa" adını daha sonra Hızır için de kullandıklarından Barbaros diye tanınmış, Hayreddin lakabını ise kendisine Yavuz Sultan Selim takmıştır.
Dört kardeşin en küçüğü olan Hızır gençliğinde yaptırdığı bir gemiyle Midilli, Selanik ve Eğriboz arasında ticarete başladı. Rodos şövalyelerine esir düşen ağabeyi Oruç'un kurtarılmasından sonra ise iki kardeş Şehzade Korkutun himayesine girdiler. Bu sıralarda İspanyol-lar'in Batı Akdeniz'e hâkim olma gayretleriyle Endülüs'te yaptıkları zulümler yüzünden buradan aynlmak zorunda kalan müslümanların göçleri bölgedeki eski dengeyi bozdu: bunun üzerine Oruç ve Hızır kardeşler Batı Akdeniz'e yönelerek 1504'ten sonra Kuzey Afrika sahillerinde görünmeye başladılar. İki gemilik küçük filoları için emin bir liman arayan iki kardeş, Tunus Hafsî" Sultanı Ebû Abdullah Muhammed b. Hasan (1493-1526) ile anlaşarak Halkulvâdî'de (La Goletta) yerleştiler. Gemilerinin sayısı artınca da Cerbe adasına geçip orayı üs edindiler ve akınlarını İtalya kıyılarına kadar uzattılar. İspanyol işgalindeki Bicâye (Bougie) Limanı'nı alamayan Barbaros kardeşler 1513 yılında bir yarımada üzerinde bulunan Cicelli'yi (Djidjelli) ele geçirdiler. Kendi başlarına bir şehir yönetimi kurmuş bulunan Cicelli halkı Oruç'u sultan ilân etti. Böylece Barba-roslar'ın Kuzey Afrika'da kuracakları devletin temelleri atılmış oldu.
Bir ara sıla için Midilli'ye dönen Barbaros kardeşler, Yavuz Sultan Selim'in himayesine girmek amacıyla Muhiddin Reis'i seren yüklü bir barca ve değerli hediyelerle İstanbul'a gönderdiler (1515). Böylece Osmanlı desteğini de sağlayan Barbaroslar Bicâye'yi aldıkları gibi Ka-toük Ferdinand'ın ölümünden (İ516) faydalanarak İspanyol İşgalinden kurtulmak isteyen Cezayir şehrinin yardımına da koştular. Cezayir ve onun batısındaki Şer-şel'in (Cesaree) ele geçirilmesinden sonra Oruç Reis Şerşel ve Cezayir sultanı ilân edildi. Bunu 1517'de Tenes ve Tlemsen şehirlerinin zaptı takip etti. Ancak yerlilerle anlaşan İspanyollar'ın 1518'de Tlem-sen'i geri aldıkları savaşta Oruç Reis şehid oldu.
Yalnız kalan Hızır Osmanlı desteğini güçlendirmek için adamlarından Hacı Hüseyin'i, Cezayir halkının Ekim 1519 tarihli arîza*sı ve kırk esirle birlikte Osmanlı padişahına gönderdi[69]. Afrika'da olup bitenleri öğrenen Yavuz Sultan Selim, "Hızır Reis nasrüddîn-dir, hayrüddîndir" diye memnuniyetini ifade ederek onun Cezayir hâkimi olarak tanındığını belirten bir hatt-ı şerif gönderdi. Ayrıca kendisine Anadolu'da gönüllü asker toplama imtiyazı tanınarak yeniçerilerle topçulardan oluşan 2000 kişilik bir yardımcı birlik gönderilmesi kararlaştırıldı. Böylece hutbenin padişah adına okunduğu Cezayir Osmanlı topraklarına katılmış olduğu gibi Hızır da artık Hayreddin Paşa diye anılmaya başlandı.
Cezayir'e hâkim olduktan sonra burayı idarî bakımdan ikiye ayıran Hızır Reis, doğu kısımlarını yerli emirlerden Ahmed b. Kâdfnin, batı kısımlarını ise Muhammed b. Ali'nin idaresine bıraktı. Ancak Hızır Reis'in faaliyetleri ve Türkler'in Kuzey Afrika'da yerleşmeleri İspanyollar') tekrar harekete geçirdi. Sicilya kral naibi Hugo del Moncada kumandasındaki seksen gemiden oluşan bir filonun 1519 Ağustosunda Harras bölgesine yaptığı çıkartma Hızır Reis tarafından püskürtüldü. Hâtıralarında belirttiğine göre bu savaş sırasında Avrupalılar Hızır'a ağabeyi gibi "Barbarossa" lakabını verdiler.
Barbaros Hayreddin 1520-1529 yılları arasında İspanyollar'ın elinde bulunan küçük bir adanın dışında bütün yörenin hâkimi oldu. Cicelli'den sonra Kol (Colio) Limanı ile Bone ve Konstantin'i de ele geçirdi. Fakat Tunus Sultanı Muhammed'in saldırısı ve Ahmed b. Kâdî'nin isyanı üzerine 1524'te Cezayir'i terketmek zorunda kaldı. Ancak üç yıl sonra şehre yeniden hâkim olabildi. Başta Sinan ve Aydın reisler olmak üzere Akdeniz'deki Türk denizcileriyle civardaki adalar halkı onun hizmetine girdiler. Cezayir'de bir silâh atölyesi kuruldu. Barbaros mevcudu otuz beş gemiye yükselen filosu ile İtalya'dan sonra İspanya sahillerini de tehdide başladı. Çeşitli baskı ve zulümlere uğrayan Gırnata müslümanlan Barbaros'un şahsında büyük bir destek buldular. Yurtlarından ayrılmak zorunda kalan bu müs-lümanlar (Moriscos) Türk gemileriyle Afrika sahillerine taşındı. Cezayir'e getirilen Endülüs müslümanlannın sayısı 70.000'i buldu. Ayrıca ele geçirilen ganimetlerle Cezayir şehri zenginleşti ve Türkler'in Hindistanı {veya Meksikası) diye şöhret kazandı.
Bu arada Barbaros İspanyollar'ın elindeki Adakale'yi de (Penon) alarak (1530) buraya bir dalgakıran yaptırdı. Öte yandan 1531 "de Şerşel'e saldıran Andrea Doria kumandasındaki İspanyol filosu bir sonuç elde edemedi. Fakat Doria ertesi yıl Osmanlılar'a ait Koron ve Patras'ı ele geçirdi. Bunun üzerine Kanunî Sultan Süleyman donanma kumandanlığına getirmek için Barbaros'u İstanbul'a çağırdı. Yerine evlâtlığı Kara Hasan'ı bırakan Barbaros yirmi tekne ile Cezayir'den yola çıkarak İstanbul'a vardıktan bir gün sonra, 11 Cemâziyelâhir 940[70] günü padişah tarafından kabul edildi. Ardından Kanûnrnin isteğiyle, Irakeyn Seferi'nde bulunan Vezîriâ-zam İbrahim Paşa'nın (Makbul) yanına Halep'e giden Barbaros, Cezâyir-i Bahr-i Sefîd beylerbeyi ligi pâyesiyle Kemankeş Ahmed Paşa'nın yerine kaptan-ı deryalığa tayin edildi[71]. Böylece o zamana kadar Gelibolu sancak beyliği pâyesiyle verilen kaptan-ı deryalık bey-lerbeyilik derecesine yükseltilmiş oldu.
Barbaros kaptanpasalığa getirildikten sonra İspanyollar'in Öncülük ettiği Avrupa İttifakını yenip Akdeniz'de Türk üstünlüğünü kurabilmek için bir yandan güçlü ve düzenli bir donanmanın kurulmasına çalışırken öte yandan da V. Karl'a karşı Fransa ile iş birliği yapılmasına önem vermiştir.
1534 Ağustosunda seksen gemi ile İstanbul'dan ayrılan Hayreddin Paşa Reg-gio, Sperlonga. Fondi gibi İtalya'nın güneyindeki kasabaları vurduktan sonra Tunus'a yöneldi ve Mevlây Hasan'ın ter-kettiği şehri ele geçirdi[72]. Ancak ertesi yıl Tunus seferine çıkan V. Kari şehri geri alarak[73] Mevlây Hasan'ı yeniden iş başına geçirdiği gibi Goletta'ya da bir İspanyol garnizonu yerleştirdi. 1537'de Korfu kuşatmasına katılan Barbaros, buranın alınamaması karşısında Venedîk'e ait adaların zaptına girişti. Bu amaçla 1538 baharında Ege denizine açılarak Eğriboz'un güneyindeki Paros, Antiparos, Skyros, Egi-na (Ekin), Naksos (Nakşe), Andros, Scar-panthos (Kerpe) ve Kasos (Kaşot) adaları ile Girit açıklarındaki adacıklardan toplam yirmi sekiz ada ve iki kaleyi Osmanlı idaresine kattı. Böylece Sakız, Kıbrıs ve Girît'in dışında Venedik'in Doğu Akdeniz ve Ege'deki hâkimiyetine son verilerek deniz yollarının emniyeti sağlanmış oldu.
Bu arada V. Kari ile Fransa Kralı I. Fran-çois arasında Nice Mütarekesi'nin imzalanmasından sonra İspanya ile papalık, Venedik ve Portekiz arasında Osmanlı-lar'a yönelik yeni bir ittifak yapıldı. 208 veya 246 gemiden oluşan Andrea Doria kumandasındaki müttefik donanması Korfu'da toplandı. Buna karşılık 122 gemiden meydana gelen Osmanlı filosu ise Barbaros'un idaresinde Arta körfezine girdi. Doria Türk donanmasını dışarıya çekebilmek için 25 Eylül 1538'de harekete geçerek bir kısım kuvvetlerini ileri yolladı. Ancak kısa süren bir çarpışmadan sonra bu gemiler geri dönmek zorunda kaldı. Bunun üzerine Doria, hem Barbaros'u kendisini takibe zorlamak hem de muhtemel bir fırtınaya karşı Levkas ve Magenisi adacıkları arasına sığınabilmek için Preveze açıklarında demirledi[74]. Barbaros da Levkas'ın kuzeyini dolanarak müttefiklerin karşısına çıktı ve gemilerini kıvrık bir hançer şeklinde yanyana dizerek savaş düzeni aldı. Sağ kanat kumandanlığını Turgut Reis'e, sol kanadınkini de Salih Reis'e
verdi, kendisi ise ortada yer aldı. Düşmanın sayıca üstünlüğü karşısında bir yarma hareketine girişen Barbaros müttefik Haçlı filosunun gerilerine kadar ilerledi. Donanmasını ancak ertesi gün[75] harekete geçirebilen Doria ise Barbaros'un karşısına çıkmak yerine açık denize dümen kırdı. Böylece büyük bir bozguna uğratılan müttefik donanmasının otuz altı teknesi ele geçirildi, 2175 de esir alındı. Türk donanmasının kayıpları ise oldukça azdı.
Preveze Zaferi'yle Doğu Akdeniz'den sonra Orta Akdeniz bölgesinde de Türk üstünlüğü sağlanmış oldu. Bu arada Doria tarafından daha önce ele geçirilen Adriyatik kıyısındaki Nova da (Castelnuova) kolaylıkla geri alındı[76]. Venedik Osmanlılarla bir barış yaparak (1540) ittifaktan ayrılırken V. Karl'ın Cezayir'e karşı giriştiği 1541 seferi ise fırtına yüzünden hezimete dönüştü.
I. François Preveze'den sonra yeniden Osmanlılar'a yaklaşmaya başladı. Başından beri Fransızlarla iş birliğinden yana olan ve 1532'de I. François İle ilişki kurmuş bulunan Barbaros'un da uygun görmesiyle Akdeniz'de V. Karl'a bağlı yerlere karşı ortak bir harekete karar verildi. Fransa elçisi Paulin'i de yanına alarak 28 Mayıs 1543'te İstanbul'dan hareket eden Barbaros 110 gemilik fi-losuyla Messina, Reggio ve Ostia gibi İtalyan sahillerini vurduktan sonra 20 Tem-muz'da Marsilya'ya vardı ve burada törenlerle karşılandı. Fransız donanmasının hazırlıklarının tamamlanmasından sonra Savoi Dukalığı'ndaki Nice'in alınmasına karar verildi. Şehir 20 Ağustos'-ta ele geçirildiği halde kalenin zaptı uza-yinca kuşatmaya son verilerek Türk donanmasının kışı Toulon'da geçirmesi uygun görüldü. Fakat altı ay kadar Güney Fransa'da kalan Barbaros, François'nin V. Karl'la anlaşması karşısında İstanbul'a dönmek zorunda kaldı. Dönüş sırasında da Cenova'da esir bulunan Turgut Reis'i kurtardı.
Nice seferi Barbaros'un son büyük seferidir. Bundan sonra daha çok tersane işleriyle meşgul olan Barbaros, 6 Ce-mâziyelevvel 953'te[77] kısa bir hastalıktan sonra vefat etti ve sağlığında Beşiktaş'ta yaptırdığı medresenin yanındaki türbesine defnedildi. Ölümüne "Mâte reîsü'!-bahr" (Denizin reisi öldü) sözü tarih düşürülmüştür.
Barbaros Hayreddin Paşa zamanında Osmanlı denizciliği gücünün zirvesine ulaşmış, onun mektebinde yetişen değerli denizciler ve teşkilâtlı tersane sayesinde bu güç varlığını bir süre daha devam ettirmiştir.
Çağdaş kaynaklara göre Barbaros iri yapılı, kumral tenli idi. Saçı. sakalı, kaşları ve kirpikleri çok gürdü. Ömrü denizlerde geçtiğinden Rumca, Arapça, İspanyolca, İtalyanca ve Fransızca gibi Akdeniz dillerini iyi bilirdi. Ayrıca mûsikiyi de seviyordu. Cezayir'de yaptırdığı caminin kitabesinde[78] unvanı "es-Sultânü'l-mücâhid mevlânâ Hayreddin ibn el-emîr eş-şehîr el-mücâhid Ebî Yûsuf Ya'küb et-Türkî" şeklinde gösterilmiştir. Daha sonraki devirlerde, Ege'ye açılacak donanmanın Beşiktaş'taki Hayreddin İskelesi'nde demirlemesi gelenek olmuştur. Barbaros'un evlâtlığı Hasan da Cezayir beylerbeyiliği yapmıştır.
Barbaros Hayreddin Paşa sağlığında Seyyid Murâdî'ye hâtıralarını yazdırmıştır. Gazavât-i Hayreddin Paşa adını taşıyan hatırat, biri mensur diğeri manzum olmak üzere iki şekilde kaleme alınmıştır. Mensur olan Fransızca'ya[79], İtalyanca'ya (E. Peleaz, la uita e la storia di Ariddeno Barbarossa, Palermo 1887) ve kısmen Arapça'ya (Nûreddin Abdülkâdir, ez-Zühretü'n-nâ'ire, Cezayir 1934) çevrildiği gibi sadeleştirilerek de yayımlanmıştır {Barbaros Hayrçddin Paşa'nın Hâtıraları, nşr. Ertuğrul Düzdağ, [-II, İstanbul, ts.]. Manzum hatırat ise Necip Âsim tarafından tanıtılmıştır.[80]
Bibliyografya:
Seyyid Murâdî. Gazauât-ı Hayreddin Paşa, İÜ Ktp., TY, nr. 2639; Pîrî Reis, Kİlâb-ı Bahriye, İstanbul 1935, s. 634, 639; Pare Dan. Histoire de Barbarie et de ses corsaires, Paris 1649; Kâtib Çelebi, Tuhfetü'l-kibâr, s. 23-59; Râmizpaşazâde Mehmed İzzet. Hartta-i Kapû-d&nân-ı Derya, İstanbul 1285, s. 26-28; Ham-mer (Atâ Bey), V, 164-177, 182-186, 191-196, 201-204, 206, 209-214, 236-238, 260; Ch. Fa-rine, Histoire de deux Barberoussa, Paris 1886; Jurien de la Graviere. Doria et Barberousse, Paris 1886; a.mif., Les Corsaires Barbaresques, Paris 1887; H. de Grammont, Hisloire d'Alger sous la dominaüon Turçue (1516-1580), Paris 1887; Mehmed Şükrü, Esfâr-ı Bahriyye-i Osmâ-nîyye, İstanbul 1306, I, 357-430; R. Basset, Do-cuments musulınans sur le siege d'Alger en 1541, Paris 1890; Ali Rıza Seyfi, Barbaros Hay-reddin, İstanbul 1330; Kalelizâde M. Şükrü, Barbaros Kardeşler, istanbul 1932; Fevzi Kur-toğlu, Barbaros Hayreddin Paşa, İstanbul 1935; İskender Fahreddin Sertelli. Barbarosun Ölümü, İstanbul 1937; P. Achard, La uie extra-ordinaire des freres Barbarousse Corsaires et rois d'Alger, Paris 1939; Ş. Bona. / corsari bar-bamschi, Torino 1964; Ş. Carletti, Andrea Doria, Roma 1968; F. Lopez de Gömara, "Chr.onicnıe des Barberousses", Memoriai historîco espa-nol, VI, Madrid 1854, s. 327-439; P. Estamislic — K. Aguilo, "Documentos relativos alsitio y saqueo de Mahon par Barbarroja", Riüista de Menorca (1898), s. 137-156; (1909), s. 271-280; C. Capasso, "Barbarossa e Carlo V", Archiüio Startça lta.Ua.no, LXIX (1932J, s. 169-209; İsmail Soysal, "Türk-Fransız Diplomasi Münasebetlerinin İlk Devresi", TD, III/5-6 (1953). s. 72-85; M. Tayyib Gökbilgin, "Venedik Devlet Arşivindeki Vesikalar Külliyatında Kanunî Sultan Süleyman Devri Belgeleri", TTK Belgeler, 1/2 (1965), nr. 27-28, 34,40-41,61, 82; a.mlf., "Venedik Devlet Arşivindeki Türkçe Belgeler Kolleksiyonu ve Bizimle İlgili Diğer Belgeler", a.e., V-VII1/9-12 (1971), nr. 131, 188; J. Deny — J. Laroche, "L'expedition en Pro-vence de l'armee de mer du sultan Süleyman sous le commendement de l'amiral Hayreddin Pacha, dit Barberousse (1543-1544)", Turcica, I, Paris 1969, s. 161-211; S. Soucek, "The Rise of the Barbarossas in Nortlı Afri-ca", Ar.Ott, III (1971), s. 238-250; a.mlf.. "Re-marks on Some Western and Turkish Sour-ces Dealing with the Barbarossa Brothers", GDAAD, I (1972), s. 63-76; C. H. İmber, "The Costs of Naval VVarfare the Account of Hayreddin Barbarossa's Hercez Novi Campaign in 1539", Ar.Ott, IV (1972), s. 203-216; Afif Büyüktuğrul. "Preveze Deniz Muharebesine İlişkin Gerçekler", TTK Belleten, XXXV11/145 (1973), s. 51-85; Robert Mantran, "Khayr ed-dine Barberousse et l'Implantation Ottoma-ne en Afrique du nord", Les Africaîns, III (1977), s. 73-101; Fahir İz. "Barbaros Hayreddin Paşa Gazavatnamesi Üzerinde Yeni Bir Araştrrrria", TDAY Belleten 197211989), s. 81-92; Enver Ziya Karal. "Barbaros Hayreddin Paşa", /A, II, 311-315; Şerafettin Turan, "Barbaros Hayreddin", Küçük Türk-İslâm Ansiklopedisi, 4. fas., İstanbul 1981, s. 315-319; A. Gallotta. "Khayr al-Dîn (Khİdir) Paşha", El2 (Fr.), IV, 1187-1190.